22 Aralık 2011 Perşembe

Nuran Abi

Amsterdam'da bir akşam vakti, karınlar acıkınca bir restorana giriyoruz, dandik bi masa gösteriyolar, beğenmiyoruz. İyi ki de beğenmiyoruz, çünkü gözümüze ilişen Rum restoranı Mykonos'a atıyoruz kendimizi, Amsterdam gezimizin en unutulmayacak saatleri orada yaşanıyor.
Menü incelenirken, "ahan da bak Musakka var lem" gibi konuşmalarımızı işitmiş mekan sahibi, tipinden Akdenizli olduğu belli, masamıza yanaşıyor, gayet düzgün bir Türkçe ile "gençler Türkçe konuşuyorsunuz, Türkiye'den mi?" diye soruyor.

Evet, buyrun lütfen - diyoruz.. Bir sandalye çekiyor Nuran abi. 1960-1961 de ayrılmış ailesi Türkiye'den, 6-7 Eylül olayları, varlık vergisi, baskılar falan.. Dayanamamışlar. Nuran abi 2 yaşında falanmış. Geliyor musunuz Türkiye'ye arada - diyoruz, cevap: "Derbilere." Nuran abi Amsterdam Fenerbahçeliler Derneğindeymiş. Avrupa'daki maçları kaçırmam - diyor. İstanbul'a da derbilere gidiyormuş. Sohbet ilerliyor, birer shot Uzo gönderiyor Nuran abi, arada mutfağa geçiyor, arada hesap alıyor.. Masadakilerin mahcubiyeti karşısında, hiç yaşanmamış o mazideki olaylar sanki, Nuran abi öyle sevecen, öyle samimi.. Ben Türk vatandaşıyım, vatandaşlıktan ayrılmadım zaten - diyor. Çok güzel İstanbul çok - diyor. Boğaz'daymış evleri, Avrupa yakasında, akraba-arkadaş çok hala - diyor. Fedon her geldiğinde uğrarmış, takılırmış Nuran abiye. THY ekipleri, kızlar (hostes) falan gelir arada, koyarız kasedi, oynar - eğleniriz - diyor.

Bir ara mutfağa doğru seslenip bir elemanını çağırıyor. Yusuuf ... O da mı Türk abi deyince, bir duraklıyor, doğru kelimeyi arar gibi, sonra gülümseyip Pontus diyor. Bildiğin Trabzon'luymuş Yusuf da. Haftaya Fransa'ya Lille maçına gitcez Yusuf'la diyor Nuran abi.

Türkiye'yi anavatanı gibi görüyor, ileride gelip yerleşecek inşallah. Çok da yakından takip ettiği belli ülke gündemini. Aziz Yıldırım'ın ihale nedeni ile içeride olduğuna inanmış. Bak kanunda var - diyor, 6 ay hapis yatan ihaleye giremiyor. 6 ay yatsın çıkarırlar - diyor. Tayyip için çok büyük adam, çok güzel yönetti ülkeyi diyor. Bizim itirazlarımıza karşılık da, ama o gastecilerin hapse atılması falan iş değil - diyor. Azınlıkların hakları ile ilgili yapılanlar, Rum kiliselerin açılması, ayinlere verilen izinleri hep takip etmiş. Yıllardır kimsenin yapamadıklarını yapıyor adam - diyor.

İstanbul nasıl bir şehirmiş bir zamanlar, Nuran abi gibi insanların azalması ile kaybettiğimiz zenginlikler, güzellikler nelermiş, o akşam hepimiz çok iyi anladık. Anavatanından ayrılmış, sürgün bir Rum'un özlemine ortak olduk. Ve kendimizi hiç mi hiç ayrı-gayrı hissetmedik Nuran abiyle.

2 yorum:

jeankier dedi ki...

kardeş buraya ben de gittim :) garson hakkında birşey yazmamışsın, adam bayağı bir türkçe bilir :)

soon dedi ki...

blog a dönüş:)

iyi yazı