
Inanamiyorum, o an orada olduguma, birakin Besiktas'imi Old Trafford'ta izlemeyi o stadta mac izlemek bile bir ruyaydi benim icin. Ne guzel ki o ruya gercekti ve icinde Besiktas vardi, icinde bu yilin gol kisirligi ceken Besiktas'imin golu vardi ve ruya da galibiyet vardi, goz yasi ve sevinc vardi. En guzelide hala inanamadigim ve bu saatte dahi gercekligine varamadigim o ruya yasanmisti ve belkide hala da yasiyorum. Belki Dolmabahce'de olsa bu kadar sevinmezdim, belki Anfield Road'da 8-0 gibi bir skor'u gormesem o an'i yasamasam bu zafer ruya gibi gelmezdi. Mac bitti Besiktas'im gelmis taraftariyla kucaklasiyor ve icine Alen kacmis Batuhan takima Old Trafford'da 3'lu cektiriyor. O sirada eski NTV Londra temsilcisi Zafer Arapkirli'yi goruyorum ve yanina gidip Liverpool macindan sonra beraber donus yolculugu yaptigimizi ve o gun gozlerimizden dokulen huzunlu yaslarla bugun mutluluk gozyaslarini soylurum. Aglamakli bir ses tonuyla "Inanamiyorum! Bugunleride mi gosterecekti Allah bize" diyor ve "O gunu artik bugunden itibaren unutabilirim ve kalbim cok rahat" deyip ayriliyor yanimdan.
Londra'da gune cok guzel basladik. Uzun bir aradan sonra masmavi bir gokyuzu ve gunes. Tepemizde ki isik sacan gunes sogugu unutturmustu. Fenerbahce maciyla birlikte baslayan heyecan bir gece oncesinden tavan yapmisti artik ve o gece 4 civari gibi ancak uyuyabildim ve sabah 8'te ayaktaydim. Dalston Junction'da bir Turk restaurant'in da LONDON CARSI ekibi ile bulusup corbalarimizi icip arabalarla 20 kisilik bir grup halinde yola ciktik. Gun benim icin o kadar guzel baslamisti ki 1 haftadir uzerimizden eksik olmayan karabulutlar ve yagmur yok olmus aydinlik bir gun ve masmavi gokyuzu birde yola ciktigimiz sirada telefonuma beni cok mutlu eden bir mesaj geldi ve kendi kendime dedim ki "hadi hayirlisi bunun sonu galibiyet", ama bu duygulari kendime saklayip totem yaptim ve disari vuramiyordum ters bisey olacak bu guzel baslayan gunume nazar degecegini dusunerekten. Bu hislerle cevredekilere acikca yeniliriz diyemesemde fark yemesek felan diye konusuyorum (Aklimdan 8 bir turlu cikmiyor tabiki). Bu arada geceden Ibrahim Altinsay'in yazisini okumusum ve Londra'ya tatile gelen YTU makina'dan arkadasim Bahadir'a (cok sansliydi bilet ve ulasim konusunda) anlatiyorum bu maca gelicegini soyluyorum sonrasinda da kesin Fulham macini'da kalir ve bende bilet aldim macta karsilassak super olur diye bir geyikte cevirmisim. Herneyse yolculuk baslayali 1 saat gibi bir sure olmus ve bendeki adrenalin yukselmesi sigara ve kahve istegimi arttirmaktaydi ve kucuk bir organizasyon gerceklestirerek ilk servis noktasinda kahve ve sigara molasi vermeye ikna ediyorum herkesi. Tam kahvemi aldim sigara icmeye cikiyorum kapida gulumseyerek iceri giren Ibrahim Altinsay, ilk basta o mu diye bi afalliyorum ve sonradan emin oluyorum tabi ki hemen gidip yanina muhabbete basliyorum (bunu ayri bir post olarak gonderecegim arkadaslar sadece makinami almayi bekliyorum) ve yaninda karisi ve arkadaslari olmasina ragmen firsattan istifade. Ayrilirken iyi oynayalim bu yeter sonucun ne oldugu o kadar onemli degil diyor ve guluyoruz Liverpool sonrasi puan ve galibiyet kelimlerini bir turlu agzimizdan disari cikaramiyoruz diye.
Saat 4 bucuk gibi artik Old Trafford'un onundeyim.Disaridan biraz Saracoglunu hatirlatiyor. Stad biraz sehir merkezinin disinda ve cevrede cok fazla rest. veya shop benzeri yerler pek yok yakin cevrede sadece bir tane pub var oraya'da misafir takim taraftari diye bizi almadilar. artik bizde cevredeki off licence'lardan biralarimizi aldik stad cevresinde icmeye basladik (Liverpool macindan tecrubeliyim CL maclarinda alkol satisi yasak) burada da Polis CL kurallari geregi bizi biraz daha uzaga gonderdi. Heyecan artik dizboyuydu ve 7 civari artik gorelim su Old Trafford'u diye daldik kapilara ama arama noktalarinda cok fazla didik dik etmiyorlar insani derken turnike gecisinde kopeklerle karsilasinca sok oldum (yok artik Lebraaamm) , herkesei kopeklere koklatip iceri aliyorlardi. Sanirim bu uygulaam bizim stadlarda olsa stadlarin yarisi bos kalir artik:)) Stad disaridan Saracogluna benziyor desemde iceri girince alakasinin olmadigini goruyorsunuz (Saracogluna kotu demiyorum ama bu muhtesem be abi). Gerci goruntu mimari acisindan bana gore Wembley ve Emirates'ten sonra gelir ama atmosfer ve akustik acisindan ikisindende daha guzel oldugunu soyleyebilirim. Bir diger guzel nokta ise Liverpool macindaki gibi dandik bir yerde degildik bilakis guzel bir bolgeden Seref tribunu yakinlarindan maci izledik. Stadda 3500'den fazla Turk sadece Besiktas'a ayrilan bolgede yer almisti. Onun disinda Manu taraftari arasina karisan epey bir Turk'te bulunmaktaydi. Ozellikle onlardan bir grup Manu'lular arasinda actiklari "Ya...ami ye Fener" kartonlari ile cok buyuk alkis aldi. Tribunlerde Liverpool macinin aksine Istanbul'dan gelen ciddi bir grup yoktu ve butun tribun yonlendirmeleri London Carsi ile Almanya'dan gelen yaklasik 50-60 kisilik Berlin Carsi tarafindan yapildi. Mac boyunca hic bir sekilde susmadilar ve gercekten tribun olarak cok basariliydi.
Stada girdigimde takimlar isinmaya cikmislardi ve Besiktas bizim onumuzde isiniyordu. Gozume ilk carpan futbolcular I.Kas ve I.Uzulmez olunca bir siktir cektim ve mac'a girmeden once tanistigim Eksibesiktas'tan Yuki the Zorba Ismail'i de isaret ederek onun oynadiginida soyleyince bilmiyorum ama icime bi rahatlama geldi. Besiktas'in 11'i bize 2-3 degisiklikle sampiyon takimin sahada oldugunu sayin Denizli'nin tavsanlari evde biraktigini soyluyordu. Takimi sahay a dizdigimizde sol acigin Ismail, sag acigin da Ekrem oldugunu goruyorduk ve bunun anlami Denizli'nin orta gobegi Ernst ve Fing ile kanatlarida bek ozellikllere sahip bu iki kanat oyuncusuyla kilitleyecegini gorduk. Ozellikle Delinho-Ismail ikilisinin secimi gercekten guzel bir karardi ve Ismail'in oyunu ile de bu konuda ne kadar dogru bir tercih oldugu belli oluyordu. Sol kanat ilk dakikalarda biraz teklese ve Kaptan bir kac yanlis hamle ile adam ve top kacirsada sonradan kendini toparladi ve gercekten Manu'nun genc oyuncularina ceviklik dersi verdi diyebilirim. Sag bekte oynayan I.Kas'tan korkum biraz daha fazlaydi ama Ekrem'in ona destegi sayesinde buyuk bir hata yapmadan Toraman sakatlanip cikana kadar o bolgeyi cok iyi savundu. Burada Ekrem ve Ismail'e ozel olarak deginmek istiyorum. Onecelikle Ekrem'den basliyacagim, Ekrem cok ust duzey yetenekleri olmasada bana gore cok iyi bir oyuncu ve Rustu'den sonra macin kahramani diyebilirim. Bu adami gecenseneden beri cok tutuyordum ama dune kadar ciplak gozle izlememistim. 90 dakika boyunca cok kostu ve sag tarafta ve orta saha mucadelesinde hep on plandaydi, her yere yetisti , son dakikalarda birazda yorgunluktan gelisen cok guzel bir atakta bocalamasi ve topu oldurmesine ragmen ust duzey bir efor sarfetti. Birdefa gercekten cok soguk kanli oynuyor ve hicbir zaman oyundan dusmuyor. Ayrica iki ayaginida gayet guzel kullanabiliyor. Defans'a yardima geldiginde de adam paylasimi ve kademe almasi gayet basarili. Toraman sakatligi sonrasi Erhan oyuna girdikten sonra ciddi birkac hata yapti ve sonrasinda Sir Ferguson bu kanadin zayif oldugunu gorerek aninda Evra degisikligini gerceklestirdi. Erhan'in hatalarindan sonra Ekrem artik daha defansa yakin oynamaya basladi ve son dakikalarda insan ustu calisti. Canto bu konuda bana karsi cikmisti Ekrem konusunda ama ben hala israrla Ekrem'in Besiktas'in onemli oyuncularindan birisi oldugunu dusunuyorum ve bu konudada israrliyim. Beni mutlu eden bir diger oyuncumuz ise Ismail. Bu kadar kisa surede bu derece guzel bir oyun performans beklemiyordum. Ismail'in en buyuk ozelligi kafasi hep yukarida oynuyor ve oyunu isabet orani cok yuksek uzun toplarla aninda ters kanata cevirebiliyor. Bu mac icerisinde 3-4 defa tam isabet 40-50 m lik paslar ile oyunu bir anda ters kanata yonlendirdi ve gol de bu sekilde geldi. Golden once topu onune alisi 20-30 m surusu ve uzun bir ters kanat pasla Tello'yu bulusturmasi gercek bir EPL kanat futbolcusunda gorebilecegimiz ozellikler ve bu pas sonucunda Tello'nun golu geldi. Kalede Van Der Saar olmazsa uzaktan sutlarla gol bulebilecegimiz mac oncesi Bahadir'a soylemistim. Cunku Manu'nun yedek kalecileri uzaktan sutlarda bu sene basarisiz olduklarini EPL'nin ilk haftalarinda yaptiklari ciddi hatalarla gosterdiler. Ayrica Ismail mac icerisinde bir kac kez ters kanata gectigini ve oyuna o kanattan bir merkez oyuncu gibi yonverdiginide gordum. Bu cikislarda defans blogundaki kaymalar bu acigi sahane bir sekilde kapatti. Ismail'in sag kanata gectigi anlarda Kasve Toraman stoper pozisyonuna Ferrari'de hemen Delinho'nun arkasinda yerlerini aliyorlar ve Ekrem'de sag bek gorevine geciyordu. Bu gecisleride gordukten sonra Besiktas defansi icin gercekten ozel bir post yapmanin farz oldugu kanisindayim ve en yakin zamanda bu konuda bir post'u bekliyoruz sizlerden arkadaslar (cunku benim her maci izleme firsatim gercekten yok).
Bu macta Sivok'un olmamasi bende biraz endise versede mac basladiktan sonra Toraman-Ferrari uyumunu gordukten sonra pek bi endisem kalmadi. Toraman sakatlanana kadar gercekten cok iyiydi. Ozellikle ara paslarda rakibi hic kacirmadi ve ceza alani onunde rakip oyuncuya faul yapmadan iki oyuncu arasina cok guzel girerek veya ayagini uzatarak bir cok pozisyonu onledi. Ferrari ise yine supurucu pozisyonda butun arkaya sarkan toplari supururken kanatlardan yapilan havadan ve yerden ortalarda ilk mudahaleleri cok guzel gerceklestirdi. Ferrari bu sene M.Demirkol'un kapagidir ve her mactan sonra birileri buna kesinlikle deginecektir. Gecen gun yazisinda gordum ve bu adami hala G. Zan ile kiyasliyor ya bi sey diyemiyorum artik (Besiktas'in attigi gol 13 Gs'nin yedigi 17 daha ne diyebilirim ki).
Wolfsburg macinda gorduk ki bu takimda Ernst yoksa takimin bloglar arasindaki baglantisi yok oluyor. Carsamba gecesi yine superdi bu Alman ve vatandasi Fing'te her gecen gun yukselen bir performansla ona eslik etmekte ve benim fikrim Ernst-Cisse ikilisinden daha iyi bir ikili olusturdular. Belki pas yuzdesinde Cisse kadar iyi degil ama onun disinda daha basarili diyebilirim. Sadece uzuldugum cok guzel bir akinda yerden yapmis oldugu plasenin direkten disari cikmasiydi. Cok guzel bir paslasma ile ceza sahasinda Bobo'yla bulusan top onunda nefis pasi ile Fing'in onunde kaldi ama cok musait pozisyonda yapilan vurusta topun iceri girmemesi gercekten can sikiciydi. Gerci son 15 dk a biraz aksasa da Ugur'un girmesi burada dogacak bosluklarin onune gecti. Bu macla birlikte goruldu ki bu uclu arasindaki yardimlasma ve uyumun epey bir yol almis durumda.
Carsamba gecesi, bana gore en vasat iki futbolcu Bobo ve Tello idi ama bunlarda sahada macin skorunu degistirebilecek onemli ve o yetenege sahip iki futbolcuydu ki oyle de oldu Tello'nun uzaktan sutu bize tarihimizin en buyuk galibiyetlerden birisini getirdi. Tello sakatlanana kadar orta sahanin saginda elinden geleni yapmaya calissada guclu hizli Manu orta sahasi buna izin vermedi diyebilirim ama yinede iyi niyetle ve akillica mucadele etti. Bobo'da gercekten guzel mucadele etti ama cok fazla top kaybi yapti ozellikle cikmadan once oyundan cok dustu. Oyundan cikartilmasi gercekten dogru bir karardi.
Macin saha icindeki kahramanina gelecek olursak. Bu adama bu sene cok kizdik ama bunu yaparkende kendim icin soyleyecek olursam gercekten dilim donmuyordu kizarken. Hep kelimeleri yutmak zorunda kaliyordum bir sekilde ve Rustu'de dun gosterdi ki bu konuda haksiz degilmisim. Macin basinda Park'in sutunu gogusunde sektirmesi sonucuc Manu'lu Macheda'nin onunde kalmasi yuregimizi agzimiza getirsede posizyonun ofsayt olmasi tebessumlu bir ifade ile ah be Rustu dedirtti yine de. Ayrica macin sonlarina dogru buyu kurtarislardan once Manu ataginda korner diregine dogru acilan topa bir hareketlenmesi vardi ki gozlerimizin onune Hirvat maci gelmedi dersem yalan olur. Allah'tan hatasini zamaninda fark edip yerine dondu. Zaten son dakikalarda yaptigi kurtarislar tv deki spiker'e her yerini opturme sebebi dahi olmus:). Ozellikle o son kafa vurusundaki kurtaris inanilmazdi. Gol deyip dizlerimin uzerine cokmustum ki insanlarin ohhhhh sesiyle kendime geldim.

Bu macin en buyuk kahramani Omer'in iki onceki postta da degindigi gibi MUSTAFA DENIZLI'dir. Bu Manu zaferi Besiktas'a yakistigi gibi Mustafa Denizli'yede cok yakisti. Oncelikle sampiyon takimi sahaya surmesi ve son dakikalarda gelen 2 pozisyon disinda bu takimin kalesinde tehlike gormemesinde ve Rustu'nun bu performansinda en buyuk pay bu buyuk Hoca'nindir. Mac icerisinde ozellikle ikinci yarida kenara gelip oyuna mudahaleleri ve oyuncu degisiklikleri (2 si zorunluda olsa) tam isabetti. Tamam bazen cok ciddi hatalar yapiyor ve bunlar canimizi acitiyor olsada benim gozumde en kaliteli Turk hocadir. Tek sansizligi Hagi veya Sergen gibi futbolcularla calismamis olmasidir. Mactan once Ibrahim Altinsay'la konusurken bu mac icin en buyuk guvencemin diger maca gore klubede Ertugrul'un degil Mustafa Denizli'nin olmasi dedigimde buna kendisininde katildigini ve Manu macinin nasil sekilleneceginin Sir'un elinde oldugu kadar Mustafa Denizli'nin elinde oldugunu soylemesidir. Mac icerisinde oyunun durdugu bir anda saha kenarinda Ferrari ile basbasa tercumansiz konusmalari varki sanki baba-ogul gibi birbirlerine sarilmis sekildeydiler. Gercekten en son bu goruntuleri 2002-2003 yillarinda Lucescu doneminde gormustuk.
Macin kaybedeni ise kesinlikle ustad ve ismini bile telafuz ederken cok buyu saygi duydugum Alex Fergusondur. Oncelikle maci kazanmayi cok istedi. son dakikalarda kaleci Foster'in klubeden gelen talimatla ceza alaninda yer almasi bunun gostergesi. Kimse bana Sir bu maci sallamadi diyemez. Sunu soyleyebiliriz ama Turk takimlarinin gucunu daha oncesinde de yaptigi gibi cok fazla ciddiye almayarak genc agirliklik oyunculari sahaya suruyor. Gerci son CSKA macinda da bunu yapmisti ve son 20 dk'da Rooney ve Valencia'yi oyuna alarak kurtarmisti ama bu sefer bu olmadi ve bunda da Besiktas'in oynamayi su ana kadar cok iyi becerdigi savunma futboluda etkili diyebiliriz. Sir'un artik Turk takimlari deyince daha farkli bir gozle bakacagindan eminim.
Moskova'dan gelen haberle morallerimiz ne kadar bozulsa ve artik buraya kadarmis sozunu bizlere soyletmeyen, o gece hayatimdaki en buyuk mutluluklarimdan birisini yasattiklari ve orada bulunan 3.500 taraftari basi dik bir sekilde 60.000 kisinin arasindan evlerine gonderdikleri icin sahadaki ve klubedeki tum futbolcular ile Mustafa Denizli ve teknik ekibine binlerce kez tesekkurler.
Ama yine de "Yildirim Demiroren Yeeeettteeeeeerr".
Mac baslamadan 60.000 Manu taraftarinin bizlere donerek sordugu
"Who are you"
sorusuna verdimiz cevapla bitirelim
We are Besiktas, here is Inonu but Who are you...
3 yorum:
delinho muhahaha :)
denizli yle ferrari nin sarılıp konuştukları kare güzeldi, gösterdi tv,
manuni-fb maçında da rüştü kaledeymiş, rüştü nün old trfford da beraberliği bile yok diyebiliriz :))
yinede demirören yeteteeer..
:))
eyvallah
Hayyam super post tesekkurler, Ibrahim Altınsay postunun yanısıra Fulham maçı için de özel post isteği yapıyorum. Bu arada fotoğraflar eline geçmedi mi daha?
Dostlar bu hafta Almanya dayım kendinize iyi bakın.
Yorum Gönder